Bazı adamlar vardır hacı, yaşadığı çağa sığmaz. Hatta öyle bir "ben" taşırlar ki yüreklerinde, sadece çağa değil, cihana bile sığmazlar. İşte İmam Nesimi de o adamlardan biri. Diliyle değil, canıyla yazmış adam. Derisini yüzmüşler ama o hâlâ konuşuyor. Hatta bazılarımızın içinden bile konuşuyor fark etmeden.
Öyle egolu bir çıkış gibi gelir ilk bakışta, ama alakası yok. Bu, “ben üstünüm” demek değil; bu, ben hakikatin bir yansımasıyım, sıradan forma sığmam demek. Bu "ben", nefsin sesi değil. Bu "ben", hakikat benliği. Hani Mevlana “Ben ben değilim, o benim” der ya, işte öyle bir şey. Varlık âlemini yırtıp içinden hakikati çıkarmaya çalışıyor adam.
Hatırlasana Hallac-ı Mansur “Enel Hak” dedi diye lime lime ettiler adamı. Nesimi de aynı yolda. “Ben bu cihana sığmazam” derken aynı meydan okuma var. Diyor ki, sizin maddi âlem dediğiniz şey, benim hakikatime dar gelir. Ben o değilim, ben Hakk’ın tecellisiyim. Varlığım, varlığımdan büyük çünkü ben ben değilim. Aslında O’yum.
İbn Arabi’nin yolunda bir adam Nesimi. Her şeyin özünde tek bir varlık olduğunu savunuyor. O yüzden “ben” dediği şey Allah’tan başka bir şey değil. Cihana sığmaması da bu yüzden. Çünkü cihan, O’nun mazharı sadece. Ama O’nun kendisi değil.
“Ben bu cihana sığmazam / Cihan benimle doludur.”
Ne diyorsun be! Adam cümleyi hem taş gibi oturtuyor hem sır gibi bırakıyor. Her yerdeyim diyor ama hiçbir yerde değilim de diyor aynı anda.
Nesimi’ye niye kıydılar sanıyorsun? Adam sadece yazmadı, yaşadı. Derisini yüzdüler çünkü hakikatin peşinde olan, sadece dille değil, tenle de ödeyen adamlardandı. Tenin kalıbını kabul etmeyen, aşkı bu kadar göze alan bir adamdan korkar sistem. Dilsiz, derisiz bir çığlıktır Nesimi.
Bugün de birçoğumuz bir yerlere sığamadığımızı hissediyoruz değil mi? Bu sistemin kalıpları, insanların beklentileri, toplumun formatı boğuyor bazı ruhları. İşte o ruhlar için yazılmış bu şiir. Belki senin için yazılmış. Belki de içindeki “ben” için. O yüzden hâlâ dipdiri duruyor bu dizeler.
Bende sığar iki cihân, ben bu cihana sığmazam
Cevher‑i lâmekân benem, kevn ü mekâna sığmazamArş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
Kes sözünü vü epsem ol, şerh ü beyana sığmazamKevn ü mekândır ayetim, zatıdürür bidayetim,
Sen bu nişanla beni bil ki nişana sığmazam.Kimse güman ü zann ile olmadı Hakk ile biliş,
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümana sığmazam.Surete bak vü ma’nîyi suret içinde tanı kim,
Cism ile can benem veli cism vü cana sığmazam.Hem sedefem hem inciyem, haşr ü Sırat esinciyem,
Bunca kumaş ü raht ile ben bu dükkâna sığmazam.Genc‑i nihan benem ben uş, ayn‑ı ayân benem ben uş,
Gevher‑i kân benim ben uş, bahre vü kâna sığmazam.Gerçi muhit‑i a‘zâmem, adem adımdır âdemem,
Dâr ile kün fekân benem, ben bu mekâne sığmazam.Can ile hem cihan benem, dehr ile hem zaman benem,
Gör bu latifeyi ki ben, dehr ü zamana sığmazam.Encüm ile felek benem, vahy ile hem melek benem,
Çek dilini vü epsem ol, ben bu lisana sığmazam.Zerre benem, güneş benem, çar ile penc ü şeş benem,
Sureti gör beyan ile çünkü beyana sığmazam.Zât ileyem sıfât ile, Kadr ileyem Berat ile,
Gül‑şekerem nebat ile, piste‑dehane sığmazam.Şehd ile hem şeker benem şems benem kamer benem,
Rûh‑ı revân bağışlaram, rûh‑ı revâna sığmazam.Tîr benem kemân benem pir benem civân benem,
Devlet‑i câvidan benem, îne vü âna sığmazam.Yer ü gökü düzen benem geri dönüp bozan benem,
Cümle yazı yazan benem ben bu dîvâna sığmazam.Nâra yanan şecer benem, çarha çıkar hacer benem,
Gör bu odun zebânesin ben bu zebâne sığmazam.Gerçi bugün Nesîmî’yem Haşimîyem Kureyşîyem,
Bundan uludur ayetim, ayet ü şâna sığmazam.