1984 yılının Ekim ayında, Afyon’un bağrından #Tınaztepe kasabasında dünyaya gözlerimi açtım. Açtım da açmaz olaydım, 3 yaşına kadar Afyon’daydım ama sonra "haydi İstanbul’a" dediler. Babamın işi vesilesiyle 1987’de Pendik’e taşındık. Orada başladı zaten olaylar…
Yaramazlıktan diploma alan bir çocuktum. Bizimkiler de “bu çocuğu ne yapacağız” dediklerinde beni erkenden okula verdiler. Beşbuçuk yaşımda Ayazma İlkokulu’na başladım. Öyle aman aman başarılı değildim ama “idare eder, geçer notla devam” kafasındaydım. 5 yılın sonunda, “çok şükür bitirdik” diyerek ortaokula geçtim — yine Ayazma.
Ama ortaokul, beni biraz sıktı be abi. Matematik dışında hiçbir derse içim ısınmadı. Orta 2'de ilk dönem 9 dersten kırık getirdim, öyle bir performans! Müdür “sen liseyi unut” dedi suratımın ortasına ama ben ne yaptım? İkinci dönem tüm kırıkları tamir ettim üstüne birde ortalamayı yükseltecek seviyeye getirdim, sonuç olarak orta okul da acısıyla tatlısıyla bitti ve Kartal Endüstri Meslek Lisesi’ne kapağı attım. Metal İşleri bölümü, çelik gibi irade!
Liseyi bitirdim, ünv. sınavında güzel de puan aldım. Ama tercih döneminde Afyon’da olduğum ve bu gün yarın hallederiim derken kafam rüzgar gibi esti, kayıt süresini kaçırdım. Ne mi oldu? İş hayatı... Güzeliş Porselen’de pres operatörü olarak başladım. Az zamanda çok yol yaptım ama yolun sonu asker yolu çıktı.
Askere gitmeden önce bi' deneme daha dedim. Dershaneye yazıldım, olmadı. Sonraki sene yeniden denedim. O esnada internet kafede çalışmaya başladım, orada web tasarımın sihrine kapıldım. “Bu benim işim olabilir lan” dedim içimden. Sonunda Sakarya Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri bölümüne girdim — 2 yıl dediler, ben 3 yılda bitirdim. Bonus yıl gibi düşün, DLC'li diploma 😎
DGS’yi de denedim ama olmadı. Sonunda asker kaçağı ilan edildim. Öyle kağıtlı makbuzlu, polis kapıya dayandı filan. Hemen toparlanıp İzmir Gaziemir’e gittim. Bakaya olduğum için başlarda turist gibiydim, sonra Ankara Polatlı’ya gönderildim. Gece şöförlüğü, disiplin, hepsi bende!
Asker dönüşü medikal estetik sektörüne girdim. Türkiye’yi karış karış gezdim, cihaz sattım, eğitim verdim, bağlantı kurdum. 4-5 yıl sonra dedim ki: “Ben bu sektörü artık öğrendim, niye kendi salonumu açmayayım?” Açtım da. Hem cihaz satarak hem salon yöneterek bir süre devam ettim.
Ama yazılım hala içimde bir sesti... Salon için düzgün bir randevu, müşteri ve kasa takibi yapacak sistem aradım, ama yok! Ya eksik, ya hantal. “Bunu da mı ben yapayım?” dedim ve evet, yaptım.
İşte böyle doğdu yazılım tarafım tekrar.
Bugün geldiğim noktada; hem güzellik uzmanıyım, hem yazılım geliştiricisiyim. Yani cilt bakımı da yaparım, MySQL sorgusu da yazarım. HTML’e fondöten gibi CSS sürerim, hata ayıklarken mikroblading yapar gibi titizim 😄
Bu site, bu blog, bu yazılar — hepsi gerçek bir hayat hikâyesinden kesitler. Ne profesyonel PR ajansları ne “motivasyon kasan” LinkedIn postları… Burası, senin gibi gerçek insanlara hitap eden gerçek bir adamın yeri.
Ben yazarken filtre kullanmam, ama yazılımda filter()
fonksiyonu candır.
Hoş geldin, geç otur, kahveni kap gel. Daha anlatacak çok şeyim var.